Lilypie - Personal pictureLilypie Second Birthday tickers

24 Aralık 2010 Cuma

Bir yaşımıza daha girerken!

Annelerin çocuklarına sık sık sarf ettiği "benim için her zaman bebeksin" sözünü şu son günlerde daha bir idrak ediyorum… Deniz bebekliğinin son demlerini yaşarken hatta belki de çoktan bir çocuk olduğu bugünlerde…
Geçenlerde hamile bir arkadaşım doğurduğu andan itibaren yine döneceği eski yaşantısı (anlık kararlar, gözü kara planlar, partiler ve hatta yoğun iş temposu) ve bir diğer henüz hamileliği sadece gelecek planlarında olan bir arkadaşım ise çocuk olduktan sonra senelik izninin bir haftasını -ailecek- hep beraber, ikinci haftasını eşiyle baş başa bir tatil yaparak geçirmeyi umduğundan bahsetti…
Bence bir kadının hayatı hamile kaldığın gün hiç olmadığı kadar değişip/dönüşüyor bundan berisi ayağını kendi –bu yeni- yorganına göre uzatmayı öğrenmek… Sonra da düşündüm “ben, eşim, bizim aile öğrendik mi artık?” Kuşkusuz Deniz’in doğduğu ilk günlerde bizlerde birer yeni doğandık.. Gerçekten sorunsuz geçen, hem fizyolojik hem psikolojik açıdan 4/4 lük yaşanmış bir hamilelik döneminden sonra lohusa depresyonu denen şeyle oldukça ağır bir biçimde tanıştım.. Yine aynı hamile arkadaşımın sorduğu “Sence 2.5 aylık olduğunda hep beraber tatile gidebilir miyiz?” sorusuna kendi o dönem psikolojimi düşünerek önce " kesinlikle hayır "sonra belki de aynı dönem onun psikolojisinin çok farklı olabileceğini düşünerek "evet, evet tabii aslında çok çok rahat yaparsınız" dedim…Bana soracak olursanız bir bebeğin hele de Deniz gibi gaz, uyku problemi pek olmamış bir bebeğin en kolay zamanları ilk 6 ay! Ama her anne hamilelikten itibaren kendi kişisel tarihini yazıyor işte …Çocuk büyütme işi biraz bilgisayar oyunu gibi o seviyeyi(level) oynarken ne yapmalıyım, şimdi nasıl olacak diye bocalasan, strateji geliştirsen de yeni bir seviyeye geçtiğinde, geriye dönüp bakınca bir önce ki hep pek bir kolay geliyor…
Bence benzersiz sevgisi, yaşattığı annelik hissi hep bir yana ama ben başladığım bu yeni yaşama -üstelik çalışmayan bir anne olduğum halde- özellikle yemek yeme problemimizi birazcık azalttığımız ve Deniz’in konuşup derdini anlatmaya, hergün söylediği yeni bir şeyle bizleri şaşırtıp güldürmeye kısaca arkadaş olduğumuzu hissettirip, evimizin bireyi olduğunu “kendi” ortaya koymaya başladığı şu son günlerde tam olarak alıştım diyebilirim..















25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yakın Markaj!!!!







Bu resimleri arka fonda gördüğünüz sevgili arkadasım Kayra'nın dayısı Tolga Yolcu çekti, kendisine çok tesekkür ederiz...









18 Haziran 2010 Cuma

ilk saç traşım ve m.burak'ın doğum gunu!

malum havalar çok sıcak ve ben çok hareketliyim; böylece ilk traşı mı oldum...
hem de gerçek bir erkek berberinde..



Ardından soluğu arkadaşım mehmet Burak'ın 2. yaş günü partisinde aldık...
Doğrusu, Burak pastasını parmaklamamıza çok sıcak bakmadı....
Tatammm yeni saçlarım ve ben!

Cidden bu guzel pastaya kıyıp kesecek misiniz?






19 Mayıs 2010 Çarşamba

Erken Tatil (Part I)

19 Mayıs'ta uzun haftasonu tatilinden faydalanip, Fethiye'de erken tatil yapalım dedik.
Babam, babannem, annem ve ben uçaktayız.
Uçakta basınç yükseldiği an uyku bastiriyor beni...

Fethiye'ye varir varmaz yol yorgunu falan demedik babamla gece alemlerine daldık.

Sabah ise önce şezlonglarda ısınıp;

Sonra havuzda serinledik...

Akşam yemeğinde dondurma yedim...

2. gün önce biraz surf yaptım..

Sonra şişme uçağımın özelliklerini babanneme anlattım.

Devamı haftaya :)))









1 Mayıs 2010 Cumartesi

Ayakkabı Alışverişi

Bugün tatilde giymek üzere bana ayakkabı almaya gittik...
Ayakkabı denenmeden alınmıyor. Tekini ayağıma giyip biraz gezindim.

Bu ayakkabıları da kız arkadaşım Bahar için beğendim ama annem ayak numarasından emin olmadığı için almadı :(

işte mutlu son..

Ayna ayna söyle bana, benden yakışıklısı var mi dünyada?

Avm gezmek beni yordu, market arabasına boylu boyunca uzandım...

Ama bu arabayı görünce cazibesine kapilmadan duramadım. İçindeki kardeş beni yanına almasa da pencereden uzanıp kornasını çaldım.











23 Nisan 2010 Cuma

bugün 23 nisan...


Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,Hep neşeyle doluyor insan.
İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
Bugün, Atatürk'ten bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.Saip EGÜZ



18 Nisan 2010 Pazar

Sevgili Demir iki yaşında!

Sevgili Arkadasım Demir'in 2. yaş günü partisi...


Doğrusu ikram kuvvetliydi. Beyza Abla'nın tabağından yemek pek tatli geldi.


Pasta herkese göre Bugs Bunny, bana göre ise şarkılardan bildiğim"hendekte uyuyan tavşan."

pasta kesilirken en önde durur gerekirse mumu bile üfler;


Bir de pastayı keserim...

İşte partinin en küçüğü "Doruk" bugune kadar herkes benim emziğime göz dikerdi artık büyüdüm bebeklerin emziklerini ağızlarından çalan benim!

vayyyy anne baksana görmeyeli Alp ne kadar büyümüş; yakışıklı bir delikanlı olmuş...

Bu tatlıcıklar ise Mehmet Burak ve İpek

Annem,cok sevgili kızkardesleri, İpek ve Demir...










7 Nisan 2010 Çarşamba

its a chopper babe!

işte ilk bisikletim..
Henüz ayaklarım pedallara yetişmiyor ama biraz ustunde oturduktan sonra ters çevirip, her "kendimce" ciddi iş yaparken soylendiğim gibi "geldim geldim" diye soylenip, tamir yapiyorum... Annem beni odada yalnız bıraktığında içerden "geldim geldim" diye bağırır. Ben de onu ciddi bişey yapma efekti olarak algıladım. Birşeye yoğunlaşınca mutlaka "geldim geldim" diyorum.


Bu arada annemin biraz "et tutayım" diye her fırsatta elime ekmek, meyve v.s. gibi bişey tutuşturması sevgili okurumun gözünden kaçmasın ;)